I wanted to see  him before he left, but it's no matter: Gitmeden önce onu görmek istiyordum, fakat önemi yok. 
 It's no laughing matter: İşin şakası yok, şakaya gelmez. (b) 
 no matter what: ne olursa olsun, her ne pahasına olursa olsun, ne yapıp yapıp, hiçbir. 
 No matter how difficult: Ne kadar güç olursa olsun. 
 No matter what the excuse, you must not be late: Hiçbir şekilde (mazeretiniz ne olursa olsun) geç kalmamalısınız. 
 They're going to win, no matter what: Her ne pahasına olursa olsun (ne yapıp yapıp) kazanacaklar.